Kronik seyirli majör depresif bozukluk durumlarını öngörebilir miyiz?

Majör depresif bozukluk (MDB) çoğunlukla eşlik eden duygudurum ve anksiyete durumlarını içeren kronik bir seyir gösterir. 2021 Sanal EPA (Avrupa Psikiyatri Birliği) Sempozyumunda Prof. Dr. Brenda Penninx, MDB’de kronik seyri tetikleyen faktörlerin aydınlatılmasına yönelik çalışmaların devam ettiğini söylemiştir.

MDB, genellikle episodik bir durum olduğu düşünülür ve birçok hasta nispeten kısa indeks epizodlarından kurtulur. Ancak Hollanda’nın Amsterdam Üniversitesi'nden Prof. Dr. Brenda Penninx, bu durumun çoğu hasta için geçerli olmadığını ve çoğu hastada MDB'nin kronik ve engelleyici bir seyir izlediğini söylemiştir.

 

MDB kronik bir bozukluğa dönüşmektedir

MDB'li 900'den fazla hastanın uzun süreli takibini içeren bir çalışmanın sonuçları 2, 4 ve 6 yıllık takiplerde durumunda düzelme görülen hastaların oranı sırasıyla %58, %41 ve %32 olarak gerçekleştiğini, dolayısıyla zaman içinde durumunda düzelme görülen hastaların oranının giderek azaldığını göstermiştir.1

Duygulanım ve anksiyete bozuklukları da Kronik MDB kavramı içinde yer almalıdır

Prof. Dr. Penninx, MDB'li hastaların sıklıkla eşlik eden duygulanım (hipomanik semptomlar ve distimi) ve anksiyete durumlarından (yaygın anksiyete bozukluğu, panik bozukluk, sosyal fobi ve agorafobi) muzdarip olduklarını vurgulamıştır. Bu durumlar farklı bozukluklar olarak kavramsallaştırılmış olmakla birlikte, MDB'ye benzer fizyolojik düzensizliklere sahiptir ve bu nedenle hastaların klinik seyri incelenirken MDB kavramı kapsamında ele alınmalıdırlar.1

Kronik seyirli MDB istisnai değil tipik bir durumdur

MDB kavramı geniş anlamıyla ele alındığında, yukarıda bahsi geçen çalışmanın dönüm noktalarında, yani 2, 4 ve 6 yıllık takiplerde, durumlarında düzelme görülen hastaların oranı sırasıyla %37, %24 ve %17 ile daha da düşük bulunmuştur. Hastaların çoğunluğu (%55) kronik MDB/duygulanım/anksiyete bozukluğu episodları yaşanmıştır.1

 

Kronik seyirli MDB durumlarını öngörebilir miyiz?

En iyi terapötik yanıtı elde edebilmemiz için, hangi hastalarda MDB’nin kronik seyredeceğini tahmin edebilmemiz gerekir.

En iyi terapötik yanıtı elde edebilmemiz için, hangi hastalarda MDB’nin kronik seyredeceğini tahmin edebilmemiz gerekir

MDB’ye distimi ve anksiyetenin eşlik etmesi, MDB semptomlarının daha şiddetli seyretmesi ve daha erken başlangıçlı MDB de dahil olmak üzere birçok değişken MDB'nin daha kötü klinik seyri ile ilişkilendirilmiştir.2 Bununla birlikte, Prof. Dr. Penninx, söz konusu değişkenlerin MDB’nin bireysel hastalardaki klinik seyri öngörmekten ziyade grup karşılaştırmalarına dayandığını söylemiştir.

Çok çeşitli klinik, psikolojik ve biyolojik özelliklerin MDB’si veya distimisi olan 800'den fazla hastada depresyonun seyrini öngörme gücü, makine öğrenimine dayalı bir model kullanılarak değerlendirilmiştir. 2 yıllık takip süresi sonunda, bireysel hasta düzeyinde yalnızca Depresif Semptomatoloji Envanteri’nin öngörücü bir değere (%66 doğrulukla) sahip olduğu bulunmuştur.3

Bazı çalışmalarda MDB'nin klinik seyrini öngörme gücü açısından umut vaat eden bazı teknikler rapor edilmiştir. 118 hastada farklı nörogörüntüleme modalitelerinin ve klinik özelliklerin değerlendirildiği bu çalışmalardan birinde, kronik hastalar yapısal ve fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme ile elde edilen sonuçlara göre ayırt edilememişken, çeşitli duyguları ifade eden yüz resimlerine verdikleri nöral tepkiler kullanılarak (%73'e kadar doğrulukla), kronik seyirli olmayan hastalardan ayırt edilebilmiştir. 4

Ek olarak, epigenetik de öngörücü bir rol oynayabilir. Nitekim, MDB'li 581 hasta üzerinde yapılan bir çalışmada, 6 yıllık takipte kan DNA metilasyon profilleri ile MDB durumu arasında oldukça anlamlı bir ilişki bulunmuştur.5

MDB'nin seyrinin arkasındaki faktörleri daha iyi anlamak için bu temel göstergelerin ötesine geçen çalışmalara ihtiyaç vardır.

KAYNAKLAR

  1. Verduijn J et al. BMC Med 2017;15:215
  2. Penninx B et al. J Affect Disord 2011;133:76-85
  3. Dinga R et al. Transl Psychiatry 2018; 8: 241 
  4. Schmaal L et al. Biol Psychiatry 2015;78:278-86
  5. Clark S et al. Mol Psychiatry 2020; 25: 1334-1343