Depresyon Tedavisinde Duygusal Donuklaşma İlaca mı, Hastalığa mı Bağlı?

Prof. Dr. Kürşat Altınbaş

Depresyon en yaygın görülen ve önemli ölçüde yeti yitimine neden olan bir hastalık olup tedavide tüm dünyada yaygın olarak antidepresan grubu ilaçlar kullanılmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri’nde nüfusun %13’ünün antidepresan kullandığı ve bu oranın artmaya devam ettiği bildirilmektedir (Kantor ve ark. 2015). Antidepresan ilaçlar yarım asırdan fazla süredir depresyon tedavisinde kullanılmakta, hastaların yeti yitiminde azalma ve yaşam kalitesinde artma sağlamaktadır. İlk üretilen trisiklik ve monoamin oksidaz inhibitörü klasik antidepresanların etkililikleri yanı sıra ortaya çıkan istenmeyen etkileri sonraki yıllarda üretilen seçici antidepresanlara kıyasla daha fazladır. Klinik araştırmalarda antidepresan tedavi ilişkili yan etkilerin başında mide bulantısı, kusma, ishal, ağız kuruluğu, terleme, baş ağrısı, baş dönmesi, tremor, cinsel işlev bozukluğu ve kilo artışı gelmektedir (Crawford ve ark. 2014). Son yıllarda bu fiziksel yan etkiler dışında antidepresan ilişkili olası duygusal yan etkilere odaklanılmaya başlanmıştır. Nitekim geniş katılımcı sayılı bir anket çalışmasında antidepresan kullanan hastaların önemli bir bölümü (%60.4) duygusal donuklaşma/uyuşma yaşadıklarını bildirmiştir. Bunun yanı sıra kendi gibi hissetmeme (%52.4), olumlu duyguların azalması (%41.7) ve başkalarını daha az önemseme (%38.8) diğer bildirilen duygusal yan etkilerdir (Read ve ark. 2014). Bir başka çalışmada, depresyon hastalarının neredeyse yarısının duygusal donukluk yaşadığı ve %37’sinin bu donukluk hissinden rahatsız olduğu belirtilmiştir. Ayrıca, duygusal donukluk hissinin erkekler ve şiddetli depresyonlarda daha fazla olduğu saptanmıştır (Goodwin ve ark., 2017). Antidepresan kullanan depresyon tanılı 38 ülkeden 1.431 erişkin hastaya, 20 olumsuz etkiyi 'antidepresanı almanın bir sonucu olarak' yaşayıp yaşamadıkları ve eğer öyleyse, ne şiddette yaşadıkları sorulmuştur (Read ve Williams., 2018). Duygusal donukluk en yüksek oranda (%71) bildirilen istenmeyen etki olarak saptanmıştır. Bu yan etkilerin çoklu antidepresan veya antidepresanı antipsikotikle kombine kullanan hastalarda daha yüksek oranda bildirildiği vurgulanmıştır (Read ve Williams., 2018).  Kuşkusuz bu araştırmada doğrudan bildirilen yan etkilere kıyasla, liste şeklinde sorulan yan etki oranlarının daha yüksek çıkması beklenebilir. Ayrıca anket çalışması olması ve antidepresanların tedavide kullanılan farklı hastalıkları da içermesi daha fazla yorum yapmayı güçleştirmektedir. Yine de bu durum, antidepresan tedavi sırasında karşılaşılan duygusal donukluk/uyuşma en yaygın görülen ve istenmeyen duygusal yan etki olduğu gerçeğini değiştirmemektedir.

Öte yandan, klinik pratikte depresyon hastalarının önemli bir bölümünde görülen anhedoni, duygusal donuklaşma ile karışabilmektedir. Her iki durum da mezolimbik ve mezokortikal dopaminerjik ödül yolağındaki düzensizliklerle ilişkilidir (Pan ve ark. 2017). Ancak depresyon tanılı kişiler keyif alamadıklarından yakınırken duygusal küntleşme sadece keyif/zevk alma ile sınırlı değildir. Kişiler ağlamakta zorlanma, kaygı yaşayamama gibi diğer duygularını yaşarken de duygularında kısıtlanma bildirmektedirler. Dahası anhedoni hastalık şiddeti ile ilişkili olup tedavide kullanılan antidepresan dozunun artırılması ile büyük oranda düzelebilmektedir (Sansone ve Sansone, 2010). Ancak bazı hastalarda duygusal donukluk antidepresan kesilmeden düzelmemektedir. Antidepresanların serotonerjik uyarı yoluyla GABA aracılığıyla dopaminerjik ve noradrenerjik girdiyi azaltarak bu yan etkiye neden olabileceği düşünülmektedir (Blier ve ark. 2014). Günümüzde duygusal donukluğun depresyonun şiddetlenince mi yoksa antidepresanların etkisi ile mi ortaya çıktığı halen netlik kazanmamıştır (Goodwin ve ark. 2017).

Son yıllarda multimodal antidepresanlar diye tanımlanan hem seçici serotonin geri alım inhibisyonu hem de reseptör antagonizması özellikleri olan vortioksetin ve vilazodon gibi ilaçlar özgül etki biçimleri nedeniyle öne çıkmaktadır. Bu moleküllerden vortioksetin serotonin 5-HT1A agonist, 5-HT3, 5-HT1D ve 5-HT7 antagonist, 5-HT1B üzerinden ise kısmi agonist etki göstermektedir (Baune ve ark. 2018). Bu özellikleri dikkate alınarak güncel bir araştırmada en az altı haftadır seçici serotonin geri alım inhibitörü (SSGİ) veya seçici noradrenalin geri alım inhibitörü (SNGİ) kullanan ve duygusal donukluktan yakınan depresyon hastalarında vortioksetinin 10/20 mg/g dozlarının etkisi değerlendirilmiştir (Fagiolini ve ark. 2021). Araştırmada sekiz haftalık vortioksetin tedavisi sonrası depresif belirtiler, duygusal donuklaşma, bilişsel bozulma ve işlevsellikte belirgin düzelme olduğu bildirilmiştir (Fagiolini ve ark. 2021). Kuşkusuz bu araştırmanın en önemli kısıtlılığı SSGİ veya SNGİ kullanımı öncesi duygusal donukluğun ölçülmemiş olmasıdır. Yine de bu ilaçlara kısmi yanıt alınan ve duygusal donukluktan yakınan hastaların önemli bir bölümünde vortioksetin tedavisine geçiş ile anlamlı düzelme sağlanması umut vericidir. Duygusal donuklaşmanın depresyon şiddetine mi yoksa bazı antidepresan ilaçların doğrudan etkisine mi bağlı olduğunu daha iyi ayırt edebilmek için ise, çift kör çapraz geçişli uzunlamasına izlem çalışmalarına ihtiyaç vardır.

Prof. Dr. Kürşat Altınbaş

KAYNAKLAR

Kaynaklar

Baune BT, Brignone M, Larsen KG. (2018) A network meta-analysis comparing effects of various antidepressant classes on the Digit Symbol Substitution Test (DSST) as a measure of cognitive dysfunction in patients with major depressive disorder. Int J Neuropsychopharmacol 21:97-107.

Blier P. (2014) Rational site-directed pharmacotherapy for major depressive disorder. Int J Neuropsychopharmacol 17;997-1008.

Crawford A, Lewis S, Nutt D, ve ark. (2014) Adverse effects from antidepressant treatment: randomised controlled trial of 601 depressed individuals. Psychopharmacology 231;2921–2931.

Fagiolini A, Florea I, Loft H, Christensen MC. (2021) Effectiveness of vortioxetine on emotional blunting in patients with major depressive disorder with inadequate response to SSRI/SNRI treatment. J Affect Disord 15;283:472-479. 

Goodwin GM, Price J, De Bodinat C ve ark. (2017) Emotional blunting with antidepressant treatments: a survey among depressed patients. J Affect Disord 221:31-35.

Kantor E, Rehm C, Haas J, Chan A, Giovannucci E. (2015) Trends in prescription drug use among adults in the United States from 1999–2012. JAMA 314:1818–1831.

Pan Z, Rosenblat JD, Swardfager W, McIntyre RS. (2017) Role of proinflammatory cytokines in dopaminergic system disturbances, implications for anhedonic features of MDD. Curr Pharm Des 23:2065–2072.

Read J, Cartwright C, Gibson K. (2014) Adverse emotional and interpersonal effects reported by 1829 New Zealanders while taking antidepressants. Psychiatry Res 30;216:67-73.

Read J, Williams J. (2018) Adverse effects of antidepressants reported by a large international cohort: emotional blunting, suicidality, and withdrawal effects. Curr Drug Saf 13(3):176-186.

Sansone RA, Sansone LA. (2010) SSRI-Induced indifference. Psychiatry (Edgmont) 7:14–18.