Prof. Dr. Selim Tümkaya
İnsan beyni gelecekteki durumları tahmin eden bir işleve sahiptir. Bu şekilde beyin hiyerarşik anatomisi aracılığıyla bir durumla karşılaşma ihtimali olduğunda, o durum ile ilgili yaşanması muhtemel deneyimlerle ilgili tahminler yapar. Daha sonra da bu tahminleri olay olduğu zaman yaşanan deneyimler ile karşılaştırır. Tahminler deneyimlerle uyumsuz olduğunda tahmin hataları ortaya çıkar. Bu aşamada beyin ya bu tahmin hatalarını görmezden gelir ya da tahminlerin güncellenmesine neden olan bir öğrenme süreci tetiklenir. Bu öğrenme süreci ile daha sonraki tahminlerin daha isabetli olması sağlanmaya çalışılır. Yaşadığımız bir olaya şaşırdığımız zaman bir sonraki sefer benzer bir olayla karşılaştığımızda beklentilerimizin değişmeye başlaması buna örnek olarak verilebilir (Corlett ve ark., 2009; Bortolotti, 2018).
Miller (1993) psikozu çağrışımsal öğrenme temelinde açıklamaya çalışmıştır. Ona göre garip algısal fenomenler bu durumlara bir açıklama getirilmediğinde bu fenomenlere sahip olan kişiyi rahatsız ederler. Kişi bu fenomenlerin bir açıklamasını bulduğunda bir rahatlama deneyimi yaşar ve bu esnada dopaminerjik aktivitede bir artış olur. Bu rahatlama deneyimi kişinin o sırada oluşan inanca daha sıkı sarılmasına ve gerçeği sorgulama motivasyonunun azalmasına neden olur. Dopaminin anıların pekişmesi üzerinde etkisinin olduğu düşünülmektedir (Dalley ve ark., 2005). Bu nedenle, yanlış bir sonuç dopamin tarafından uzun süreli belleğe damgalanabilir. Böylece bu inanç tersi yönde kanıtlar olmasına rağmen dirençli bir hale gelebilir (Bortolotti, 2018).
Sanrı oluşumuna ilişkin tahmin hatası teorileri, psikozda dopamin düzensizliğinin bir sonucu olarak, beyindeki tahmin hatası sinyallerinde bozukluklar olduğunu ve bu nedenle etkilenen hastanın dikkatinin aslında önemsiz ve sadece tesadüfi olaylara kaydığını, bu olayları önemli hissettiklerini ve bu olaylar arasında bağlantılar kurduklarını öne sürmektedir. Sanrılar ise bu tuhaf deneyimleri açıklamanın bir yolu olarak ortaya çıkmaktadır (Kapur, 2003). Bu tuhaf deneyimlerin açıklamasının bulunmasının yarattığı rahatlama hissi inancın pekişmesine neden olmaktadır. Bu görüşü destekleyecek şekilde, ilk kez psikoz geçiren hastalarda öğrenme sırasında ortaya çıkan tahmin hatası sinyallerinde bozuklukların olduğu yapılmış olan fonksiyonel görüntüleme çalışmaları ile deneysel olarak doğrulanmıştır (Corlett ve ark., 2007; Murray ve ark., 2008). Üstelik anormal tahmin hatası sinyallerinin ilk atak psikoz hastalarında sanrı şiddeti ile korele olduğu da gösterilmiştir (Corlett ve ark., 2007; Corlett ve ark., 2009). Son olarak çok yakın zamanda psikoz açısından yüksek riskli bireylerde tahmin hataları ile ilişkili elektrofizyolojik göstergelerin sağlıklı kişilerden farklılık gösterdikleri bildirilmiştir.
Tahmin hatası teorileri psikotik belirtilerin ortaya çıkması ile ilgili diğer teorileri de kapsayan bir bakış açısı sunmaktadır. Günümüzde tahmin hatası anormallikleri ile psikoz ilişkisine odaklanan yeni çalışmalar literatüre eklenmeye devam etmektedir.