Prof. Dr. Selim Tümkaya
Bilinç ve bilinçaltı kavramları Freud döneminden beri psikiyatrik hastalıkların nasıl ortaya çıktıklarının açıklanması için sıklıkla kullanılmış olan kavramlardır. Psikanalizin temel kavramlarından olan bilinç günümüzde de nörobilim ve felsefe alanlarında en sık tartışılan kavramlardan biri olmaya devam etmektedir. Yapay zekâ teknolojilerinin hayatımıza girmesi ve bu teknolojilerin insanların kontrolünden çıkıp, insanlığı kontrol edebileceği ile ilgili kaygıların ortaya çıkması da bu kavramın daha da önem kazanmasına neden olmuştur. Genel olarak insan zekâsı ile yapay zekâ ile çalışan makineler arasındaki temel farklılığın insanların bilinçli olması olduğu düşünülmektedir (Buttlin ve ark, 2023).
Bilince ulaşım genel olarak algısal veya düşünsel bir uyarının farkında olmak, bu uyarıyı sözel olarak ifade edebilmek, uzun süreli belleğe kaydedebilmek ve bu uyarının etkisi ile harekete geçebilmek olarak tanımlanabilir (Baars ve ark, 2002). Küresel çalışma alanı teorisine göre dış dünyadaki bir algıdan kaynaklanan bir uyarı beyinde sadece algılandığı bölgede lokalize olarak kaldığında bilinç altı bir uyaran olarak kalmaktadır. Bu uyarı özellikle uzun aksonlu piramidal nöronlar aracılığı ile beynin diğer bölgelerine yayıldığında algı bilince ulaşmaktadır. Son dönemlerde bilince ulaşımın bir parametre olarak ölçülebilmesi için maskeleme testleri kullanılmaya başlanmıştır. Bu testler sırasında deneklere ekranda maskeden önce çok kısa süre (10-200 ms) gösterilen bir rakamın bilinçli olarak algılanıp algılanmadığı sorulmaktadır. Basit bir şekilde açıklanmaya çalışılırsa, bu test ile bir kişinin gösterilen bir sayıyı bilinçli olarak algılanması için o kişiye bu sayının ne kadar uzun süre gösterilmesi gerektiğinin bulunması amaçlanmaktadır (Dehaene ve Changeux, 2004).
Yapılan çalışmalarda şizofreni hastalarında bilince ulaşım eşiğinin sağlıklı kişilere göre daha yüksek olduğu ve bu eşiğin pozitif semptomların şiddeti ile negatif korelasyon gösterdiği bildirilmiştir (Tümkaya ve ark, 2024, Berkovitch ve ark 2017). Ayrıca yapılan bir çalışmada küresel çalışma alanı teorisi ile uyumlu olarak, şizofreni hastalarında bilince ulaşım bozukluğu ile beyin konnektivite bozukluğu arasında ilişkiler olduğu da bildirilmiştir (Berkovitch ve ark 2021). Bu bulgulardan yola çıkılarak bilince erişim bozukluğu olduğunda dış dünya ile ilgili bilinçli algılama azalacağı için etkilenen kişilerin yargılama sırasında dış dünyadan gelen bilgilere değil de, inançlara ağırlık vermelerine neden olabileceği ve bu durumun da yanlış inançların test edilememesine ve güçlenmesine neden olacağı ileri sürülmüştür. Bu görüşe göre bu şekilde bilince ulaşım bozukluğu sanrıların oluşmasının nedenlerinden biri olabilir (Berkovitch ve ark 2017).
Yakın zamanda yapılmış olan bir çalışma şizofeni hastalarında görülen bilince ulaşım eşiği yüksekliğinin az iç görülü OCD hastalarında da görüldüğünü ve bu bozukluğun iç görü ile pozitif korelasyon gösterdiğini bildirmiştir (Tümkaya ve ark 2024). Bu durum bu parametrenin kötü iç görü bozukluğunun görüldüğü başka psikiyatrik hastalıklarda da bozulmuş olabileceğini düşündürmektedir. Buna rağmen bu parametrenin en sık çalışıldığı hasta grubu şizofreni hastalarıdır ve bulunan sonuçlar birbirleri ile tutarlıdır.
Bilince ulaşım gelecekte özellikle şizofreni hastalarında daha çok araştırılacak bir konudur ve bu araştırmalar pozitif semptomların gelişimi ile ilgili yeni bilgilere erişmemizi sağlayabilir.