Damgalama - ruh sağlığı bozukluklarının tedavisinin önündeki en büyük engel mi?
2019 yılında dünya genelinde 970 milyon kişi bir ruh sağlığı bozukluğuna sahipti.1 Ruh sağlığı bozukluğu olan kişilerin maruz kaldığı damgalama ve ayrımcılık yalnızca hastaları değil, aynı zamanda ailelerini ve destek ağlarını da etkilemektedir.
Kişisel, kamusal ve sistemik bir sorun
Damgalama, ruh sağlığı bozuklukları için tedavi arayışının önündeki en önemli engellerden biridir.2 Kişisel düzeyde damgalama, bireylerin utanç duymalarına veya öz saygılarının azalmasına ve ruh sağlığı bozukluklarının tedavisi için “neden uğraşalım ki?” şeklinde bir tutum geliştirmelerine yol açabilir.3
Ruh sağlığı bozukluğu olan kişilerin tehlikeli, beceriksiz veya hastalıklarından sorumlu olduklarına dair basmakalıp inançlar hala mevcuttur.3 Bu önyargılar kişinin istihdam, barınma ve sağlık hizmetleri beklentilerini etkileyebilir.3
Sistemik düzeyde, modası geçmiş mevzuat ve politikalar ruh sağlığı bozukluğu olan kişilere karşı ayrımcılık yapabilmektedir.4 Birçok ülkede, insanlar ihtiyaç duydukları temel ruh sağlığı hizmetlerine erişememektedir.5 Bazı ülkelerde, mevcut tek bakım hizmeti, ağır insan hakları ihlalleriyle ilişkilendirilebilecek psikiyatri kurumlarında verilmektedir.5 Sağlık hizmetlerinin dışında, dünya genelinde, ruh sağlığı bozukluğu olan birçok kişi oy kullanma, evlenme ve çocuk sahibi olma haklarından mahrum bırakılmaktadır.5
Kalıplaşmış yargılar, ruh sağlığı bozukluklarını çevreleyen damgalamada büyük rol oynamaktadır3
Damgalamadan en çok kimler etkilenir?
Damgalama, ruh sağlığı bozukluklarından etkilenen herkes için önemli bir konudur. Bununla birlikte, ruh sağlığı bozukluklarına ilişkin damgalama belirli toplumlarda abartılı olabilir.
Damgalama ve yardım arama davranışı arasındaki ilişkiler, algılanan utanç, aile itibarını koruma arzusu ve kişisel saygınlık gibi faktörler nedeniyle belirli kültürleri orantısız bir şekilde etkileyebilir.2,6
Damgalama, özellikle hassas gruplar ve marjinalleştirilmiş nüfuslar olmak üzere, insanların yardım aramasını ve yardıma erişmesini engelleyebilir8
Klinikte damgalanma
Sağlık hizmeti uygulayıcıları, klinikte damgalamayı istemeden de olsa şiddetlendirebileceklerinin farkında olmalıdır.3 Örneğin hastalar, doktorların kendileri yerine hastalığa odaklanarak damgalamanın kaynağı haline gelebildiklerini tespit etmiştir.3
Ayrıca, bazı sağlık çalışanlarının ruh sağlığı bozukluklarına ilişkin zararlı klişeleri ortadan kaldırmak yerine destekledikleri ve tedaviye yönelik kötümser bir tutum benimsedikleri tespit edilmiştir.3
Klinikte kaynak sağlanması ve diğer faydalı bilgi kaynaklarına yönlendirme, hastaları ruh sağlıklarını güvenle tartışabilecekleri bilgi ve becerilerle donatabilir. Ruh sağlığı okuryazarlığı yoluyla hastaları güçlendirmek, ruh sağlığı hakkındaki konuşmaları normalleştirmeye ve nihayetinde ruh sağlığı bozukluklarını çevreleyen damgalamayı azaltmaya yardımcı olur.3